Bir gece de doğdum, bir ömürde ölemedim. Her gün yeni bir başlangıç dedim eskisini bitiremedim...

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Ben bir annenin doğurganlığının ispatı için doğması seçilmiş olan çocuğum...


Hiç bir zaman iyi bir öğrenci olmadım. Sadece yettiği kadarını yapanlardanım. Hep daha fazlasını yapabileceğine inanırken, kolay olan sığ sularda oynamayı seçenlerdenim. Oyunlarımı oynarken sığ sularda , derin suları hayal bile etmedim. Neden diye sorsanız verecek pek bir cevabım yok, korktum demekten başka. Ölçülebilen bir şey miydi ki kapasite ? Bilemedim. Hiç ölçmedim ki ben kapasitemi, hiç sınırlarıma götürmedim ki kendimi. Zaman zaman sınırlarda dolaştığımı düşündüysem de, bir daha ki sefere gittiğimde oranın sınır olmadığını fark ettim. Kolaycılık böyle bir şeydi aslında. Tembel deseniz o da değilim ama nasıl desem daha çok rotasız bir gemiydim. Şimdi kendime baktığımda çalışkan lakin verimsiz buluyorum. Çok çalışıp az kazananlardanım.

Çokça korkak ve kuyruğunu eğmeyecek kadar da gururlu biriyim ... Başkalarının sorunları çözmelerine bayılsam da hep kendi sorunlarımı çözmek zorunda kalan bir kahraman oldum kendi hayatımda. Oysaki ben korkak rolüne taliptim çoğunlukla. İçimde korkağı oynarken dışımda cesur oldum ben. İçimde saklanırken, dışımda göz önündeydim hep. Hayatımda hep bir şeyler tepetaklak olurken ben hala içinde başka dışında başka biriydim. Ve bu başka başka olduğum birileri yüzenden, tıkandım hayatta. Çocukluğuma kadar indim kafamda, bazı şeyleri çok beğendim bazılarını ise hiç beğenmedim... Ama sanırım hep o dışarıda oynayan özgür kız olmayı istedim. Biri çıksa ve bana,

Birisi -Vanila Sky filmini izlemiş miydin?
Selin -Evet
Birisi -Tom Cruise gibi seni sadece mutlu olduğun anıların olduğu bir hayal dünyasında yaşamak ister misin?
Selin -Eeeee Şeyyy yaniii olabilir tabii, her şey benim istediğim gibi mi olacak?
Birisi -Elbette.
Selin -Hımm yanlış bir şeyler varmış gibi hissediyorum, peki gerçekte ne olacak???
Birisi -Hiç yani Senin için Hiç. Uyuyacak nefes alacak ,yaşlanacak ve bir gün öleceksin.
Selin - Dııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııttttttttttttttttttt ( Konuşma biter. )

Gördüğünüz gibi bir yanım beğenirken bu hayali öbür tarafım "hiç olacaksın" lafını duyunca gene tüylerini dikeltip kabardı. 


Neyse. Ben bir annenin doğurganlığının ispatı için doğması seçilmiş olan çocuğum. Anneme sorduğumda bana böyle bir hikaye anlatmıştı. Aşk meyvesi değilim mesela. Kendi travmalarının kurbanı olmuş bir kadının ve yenilerini yaratmasını sağlayan bir kocanın  meyvesiyim. Buraya nereden geldik derseniz işte ilk tıkanmanın olduğu yerdeyim şimdi. Anne kucağında baba ocağında.

Anlaşamamak mevzu oldu mu, Annemle hiç anlaşamazken babamla sadece anlaşamamam. Anlaşmak mevzu oldu mu da, Annemle daha çok anlaşıp babamla sadece anlaşmak değişik bir karmaşa yaratıyor. Her biri kendi halinde çok süper insanlar olmalarına karşın beraberlikleri süresince çok başarısız bir ikiliydiler. Yaşla beraber bir şeyler değişiyor sananlardansanız aynı zamanda yanılanlardansınız da. Çünkü değişen hiç bir şey olmadı bence. Tabii çözülen bir şey olmadığı için olabilir. İki tarafta ruhsal yaralarının farkında değilken, iyileşmek istemiyorken bu yaralardan beslenmeyi seçmişken nasıl olabilirdi ki değişim. Olmadı da.

Değişim annemin hayallerinde bile yokken; Babam ise mükemmelliğine değişim ile leke bile süremezdi. Babam tam bir holigandı. İnandığı doğrulara saplantılı şekilde savunan ve bağlananlardandı. O yüzden onunla farklı düşündüğünüz konularda sohbet etmek (eğer onun dediklerini kabul etmeyecekseniz) mümkün değildi. Yok ben illaki sohbet edeceğim kendimi ifade edeceğim diyorsanız sohbetin 10. dk sonra kavgaya hazırlıklı olmak ve akabinde gelecek olan küslüğü kabullenmeliydiniz çünkü babam konuşamadığı gibi çok iyi küserdi. Küslüğü için çeşitli branşlarda rekor denemeleri yapmış Çocukları ve eşi için; en az 6 ay ile en çok 3 sene. Kardeşleri için 5 sene ile 10 sene (hatta biriyle hala sürüyor:))) ile Guinness dünya rekorlarına girmek için başvuru yapılabilirdi lakin ispatının çok uzun zaman alacağından biz çocukları olarak bu onurlu ödülden vazgeçtik:)

Annem zorlu bir çocukluk geçirmiş üstüne ailesini arka arkaya ve gençken kaybetmesiyle travmalardan kurtulamamış geçmişe saplanıp kalmıştı ve bir kurtarıcı arıyordu. Kocasında bulamadığı bu kurtarıcıyı çocuklarında bulmak için çabalıyordu. Gittikçe içine kapanıyor tüm sorunlarını çocuklarıyla konuşmakta bir sakınca görmüyordu.  Babam ise hep hatayı kendi dışında aradığından aile hayatının yanı sıra ticari hayatında göz göre göre bitiriyor fakat her zaman ki gibi bunu kabul etmiyordu. Babam bencildi ve kendinden başka hiç kimseyi düşünmemişti. Ona sorsanız hayatını ailesi için heba ettiğini söylerdi, fakat bizim açımızdan baktığınızda bunun gerçek olmadığını görmeniz pek uzun sürmezdi. Bugüne kadar aldığı tüm kararları sadece kendi isteklerine göre almış, sıkıntıya düştüğünde ilk bizi suçlamıştı.

Anne kucağı ve baba ocağı böyle olunca sıkıntıya düştüğünde ailesini arayanlardan değilim ben,olmayı isterdim lakin beni anlamayarak beni daha çok üzecek yorumlara hiç ihtiyacım olmadı. Elbette bu kanaate varana kadar bir çok başarısız denemem oldu o kadar.

Ben bir tek kendi hayatımın kahramanı olmak istiyorum. Lakin korkuyorum. 

Korkularımla yüzleştiğim zaman, dışımdaki ile içimdeki birleştiği zaman kahraman olacağım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder