Bir gece de doğdum, bir ömürde ölemedim. Her gün yeni bir başlangıç dedim eskisini bitiremedim...

20 Ekim 2012 Cumartesi

Pandora'nın kutusu açıldı...

Her insan hayatının belli bir döneminde efsanelerden etkilenmiş yada efsanelerden etkilenmiş birileri ile karşılaşmıştır. Bu karşılaşmalarda yada televizyondaki bazı entel dantel yorumcuların kullandığı bir cümle arasında Pandoranın kutusundan bahsedildiğine şahit olmuştur. Anlamını bilmese de bir cümle arasında kullanmıştır. 
Eğer ki siz anlattığım bu olayların hiç birine rastlamadıysanız yada kişilerle karşılaşmadıysanız yani burada bahsettiğim kişilerden biri değilseniz ve hala pandoranın kutusunun hikayesini bilmiyorsanız işte size bir cümle ile Pandora'nın Kutusu,"Yunan mitolojisinde insanlığın tüm günahlarını barındırdığı düşünülen ve Pandora'ya armağan edilen testi. " 

Şimdi peki nerden çıktı bu kutu diye soracaksınız tabii. Ben sizi sormuş kabul ederek kendi pandora kutumdan bahsetmeye başlıyorum. Pandoranın kutusu öyle kolaylıkla açılacak bir kutu değil sizinde tahmin edeceğiniz gibi. Bir kere ulaşmak çok kolay olmasa gerek diye düşündüm, insanlığın barındırdığı en büyük günahların bir kısmına dahi sahip olduğumu varsaydığım da pek ortalarda bırakmazdım diye düşündüm.. Her neyse ben düşündüm taşındım kendi Pandoramın kutusunu önce bulmaya sonra açmaya karar verdim. Nerede olacaktı elbetteki içimde bir yerlerde gizli olmalıydı.  Bunu anlamak çok zor olmasa da gerçekten bulmak o kadar kolay olmadı.Her yere baktım, içimdeki tüm kadınlara sordum en sonunda içlerinden biri ben onu tanıyorum diyerek karşıma çıktı. Sohbetin bir bölümünde onu benimde tanıdığımı fark etmeme sebep olan bazı kıvılcımlar sezdim ve daha sonrasında pandoranın karşımda duran kadının içine saklandığını anladım. 

Yani pandora benim bir parçamda vardı. İnsanlığın tüm günahlarını barındıran bir parça, İnsana aman Allahım dedirtiyor ama daha geniş bir pencereden bakarak, Mevlana' nın eserlerinede dokunarak  insanı iyi ve kötü her şeyi barındıran bir varlık olarak tanımladığını fark ediyorsunuz. Ve kişinin seçimlerinin iyi yada kötü yaptığını anlattığını.

Neyse diyeceğim şu ki,O çok merak ettiğim Pandoranın kutusunu açtım, içinden çıka çıka  kendim çıktım:))))))))))))

 Acaba Siz kendi pandoranızın kutusunu açtığınızda ne çıkacak ? Hadi bir deneyin bakalım neler olacak, bana anlatmayıda unutmayın olur mu:))

Sevgiyle kalın, kendinizi olduğu gibi sevin...

9 Ekim 2012 Salı

İrem Su ne olur güzel şeyler söyle artık....


Yaaa arkadaş neymiş bu gezegenlerin konumları, yaptıkları açılar ileri geri hareketleri. İki gezegen ileri gidiyor biri geri gidiyor diye tüm iş hayatım kocaman bir kaosa döndü. Siz gülün bana ama bir anlatayım olanları sonra da aynı fikirde mi kalacaksınız bir bakalım ? 

Ailecek biz bu yaz Antalya'ya çok sevdiğimiz aile büyüklerimizin yanına ziyarete gittik. Onlarla beraber vakit geçirirken bana mynet astroloji uygulamasından ve İrem Su isimli astroloğun yorumlarından bahsettiler ve mutlaka takip etmelisin diye de sıkı sıkı tembih ettiler.İlk başta çok ciddiye almasam da derinden gelen merak duygum  eve döndükten sonra beni ele geçirdi ve ben bu sayfayı ve kadını takip etmeye koyuldum.

Bir süre sonra İrem Su 'nun beni takip ettiğini hatta beni tanıdığını  filan düşünmeye başladım. Çünkü kadın o gün ne derse çıkıyor, böyle genellemeler yazan bir insan için çok fazla bilemeyeceği bir çok konuda nokta tespitler yapıyor. Paranoyamın tavan yapmasına sebep olacak kadar yani şöyle söyleyeyim nerede ise İrem Su' nun kendim olduğumu yada beynim okuduğunu  filan düşünecektim o denli. 

Acaba istifa mı etsem dediğim bir günün sabahında kadın bana iş ile ilgili fevri kararlar vermeyin bir işi sonlandırmak yada yeni bir şeye başlamak için doğru zaman değil diyerek durdurmasından, bak bugün eşin ile ilişkine dikkat et, gereksiz tartışmalara gireceğin konular olursa konuyu kapatın demesinden, bu ara size vaat edilenler pek olmayacak demesine kadar neler dedi neler. Buradan bakınca aman canım ne yani herkes diyor diyebilirsiniz ama öyle değil. Her birini doğru anda söylemek gibi bir özelliği ve yazım dili diğer bir çok burç yorumcusundan çok çok farklı. Hayatıma bu kadını katanlardan tutunda benim hayatına kattıklarıma kadar herkes aynı düşüncedeyse benim size söyleyeceğim yegane şey mutlaka okuyun. Ön yargınız bile varsa bile bir kere okuyun eminim ki ön yargılarınızı yıkacaktır.

 Sevgili İrem Su, valla şu aralar burcum vasıtasıyla benim hayatım ile ilgili pek iç açıcı tahminlerin olmasa da iyi ki varsın. Sana çok teşekkür ederim, bir çok arkadaşımın bana yapmadığı bir şeyi yapıp beni iyiye sevk etmek için beni uyarıyorsun. Sağ olasın var olasın cansın valla. 

Sevgilerle 

1 Ekim 2012 Pazartesi

içimdeki 1001 kadın ve ben

 Siz hiç boşluğun içinde asılı kaldınız mı? Ben kaldım. 

     


Bir ikizler kadınına yakışanın tersine biraz fazla depresifim bu aralar... Neşem pek solgun. 31 yaşıma basmamla beraber içimdeki bir şalterin kalktığını hissediyorum. Hayata bakışım her geçen gün değişiyor. Hayatta yapmak istediklerim, kim olmak istediğim netleşiyor. Fakat bu netleşmenin yanı sıra geç kaldım korkusu da içimde büyüyor. İstediklerimi hiç yapamayacakmışım gibi geliyor. Bu duygu içimdeki sıkışmışlıkla birleşince bildiğiniz mengene etkisi yapıyor. Hele bir de boşlukta hissiyle birleşince kaçma umudumu tüketiyor. Valla Allah sizi inandırsın pek iç açıcı değilim bu aralar.

Bende boş durmuyorum tabii ki, içimde barındırdığım onca kadının birinden akıllıca bir fikir çıkacaktır elbet düşüncesiyle onlarla konuşayım dedim. Aman yarabbi ben ne yapmışım böyle, aklı salim hiç kimse yapmaz dedirttiler. O kadar çokmuşlar ki içimde ben kendimi tanıyamadım, susmaz mı biri yaa. Valla her sabah bu kadar yorgun kalkmama pek şaşırmamalı. Vır Vır Vır.... konuşan bir dolu kadın. Neyse baktım ki bu da bir fayda vermeyecek içlerinden 6 tanesini seçerek ne istiyorsunuz dedim. Hepsi teker teker konuştular,isteklerini anlattılar kendi dilleriyle. Her birinin isteği bir diğerinden farklı ama yaptığımız görüşmelerimizin hepsinde çıkarımım şu oldu ki özgür olmak istiyorlar aslında. Nasıl özgürleştireceğim ben sizleri diye kafa yorarken yazarak dediler hep bir ağızdan." Sen bizim toplamımızsın, bizi yazsan yeter." dediler. Onlar yaz dediler güzelde kim okuyacak bizi dedim, zaman yok dedim, ne yazacağım dedim, biliyorsunuz düzenli yazamıyorum ben bugüne kadar günlük bile tutmayı başaramamış birisi olarak bunu nasıl yapabileceğimi bilemiyorum dediğimde hepsi birleşti ve hep bir ağızdan biz sana yardım edeceğiz ve herşey daha güzel olacak göreceksin dediler. O an doğru olan şeyin yazmak olduğunu anladım, çok uzun zamandır hem fikir oldukları bir konu görmemiştim ve bundan etkilendiğimi itiraf etmeliyim.

Bende bu işi daha düzgün yapmak için gereken şeyleri araştırıp okumaya koyuldum. Şimdi iki kaynaktan okuyarak nasıl yazmalıyımı öğreniyorum. Ama orada öğrendiğim ilk şey; Yazdığın yazının az yada çok olması önemli değil, önemli olan düzenli yazabilmek. İşte bende bu ilk kuralı uygulamak için kolları sıvadım ve başladım yazmaya.

İkncisi; İnsan en kolay, bildiği şeyi yazarmış. O yüzden ben de başladım en iyi bildiğimi sandığım şeyden yani  kendimden. Boşluklarımdan, doluluklarımdan, yeteneksizliklerimden, bana dair ne varsa onlardan. Kimi zaman ödevlerimden kimi zaman dedikoladan bahsedeceğim ama bu sefer düzenli olarak mutlaka yazacağım. Bu düzenin sıklığını bulmak da kolay değil elbet ama bakalım elbet ona da bir ad koyacağım bugün.

Sonrada size anlatırım ne yapacağımı, başlarız beraber bir şeyler yazmaya....