Bir gece de doğdum, bir ömürde ölemedim. Her gün yeni bir başlangıç dedim eskisini bitiremedim...

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Evlilik, Manik-Depresif bir ilişkinin asi çocuğu


Bekarken, annem ile babamın ilişkileri pek parlak değildi. Ara ara güzel anlar yaşansa da, bugün geçmişe dönüp baktığımda hatıralarım sadece "kaos"'dan ibaretmiş gibi geliyor... Maddi zorluklar bu kaos ortamını tetikleyip varlığını daimileştiren etkenlerdi hep. Annem bir çok sorumluluğun altında ezilirken, babamda kurup da gerçekleştiremediği hayallerin altında eziliyordu. Kardeşimle bende  bu dengesiz çiftin gelgitlerinde yaşayarak şekilleniyorduk bir şekilde. Bugün geçmişe dönüp baktığımda ikimizinde bu ilişkiden farklı yaralr aldığını görüyorum, farklı olsa da ne yazık ki ikimizde yaralıyız. Babam özünde sevgi dolu, paylaşımcı bir insanken zamanla çocukları ile görüşmeyen, ihtiyaçlarını önemsemeyen, onları tanımayan bencil bir adama dönüştü. Tabi bu tanımlamaya annemin katkısı büyüktür eminim. Çünkü annem her ne kadar bizimle ilgilense de,bence çok büyük bir hata yaptı ve babam ile yaşadıkları tüm olumsuzlukları bizimle paylaştı.

Ben 10 yaşındayken ailecek Adana da görevli olan amcamları ziyarete gitmiştik. Dönüş yolunda sebebini hatırlayamadığım bir kavgaya tutuşmuştu annem ile babam. Ve o gün Adana - Ankara arası o yolu yarı zamanda geldiğimizi hatırlıyorum. Babam o kadar hızlı kullanmıştı ki bizimle yola çıkan amcamlar bizden 2 saat sonra Ankara'ya anca varmışlardı. Bu tartışma evde de devam etmiş, babamın annemin boğazına sarılmasıyla bir anda durulmuştu. Sanırım o anda ağlayan 2 çocuk ve teyzemin olaylara müdahil olması kavganın zirve yaptığı bir anda durmasına sebebiyet vermişti. Babam bir köşede, annem diğer bir köşedeydi... Ve o güne ait hatırladığım son şey ikisini karşıma alıp konuştuğumdu. Evet 10 yaşındaydım ve aile büyüklerime resmen nutuk atıyor, doğrulardan ve yanlışlardan bahsediyordum. Şimdi bakınca bile çok komik geliyor. 10 yaşında bir çocuğun doğruları:))) Sanırım bu durum onlar üzerinde benden daha derin bir iz bıraktı. Ama benim çocukken aile büyüğü olma vasfım o yolculuktan sonra başladı. Yani o günden sonra annem ile babamın bütün tartışmalarını A dan Z ye hep bildim. İstemiyordum ama biliyordum. Çünkü annem kimseyle paylaşamaz sadece bana anlatırdı. Keşke annem bazı değerlerini hiçe saysaydı da, dertlerini başkalarıyla paylaşsaydı. Çünkü ben anneme akıl verebilecek tecrübede hiç olmadım, onun için sadece içini döktüğü bir ağlama duvarından farksızdım. Bu dert yanmaların arkasına o yükünü hafifletirken, benim taşıyamayacağım yüklerim oluyordu. Ve küçük yaşımın olgun dertleri, hayat için kaygı duymayı öğrenmeme sebep oldukça, hayallerimde bile bir sıkışmışlık hissi hep var oluyordu.

Neyse bekar olmama rağmen evlilik ile bir çok kötü denebilecek bilgiye ve annemin üzüntülerine olmayan hayallerine sahiptim. Fakat bu bilgilerin benim evliliğime bir faydası olup olmadığını merak ediyorsanız hemen söyleyeyim, hayır olmadı. Zaten hiç iyi bir şey öğrenmemiştim. Birde insanların kötü şeylerin hep başkalarının başına geleceğine olan inancı beni de derinden sarıp sarmaladığından, o kadar rahattım ki. Aman ne olacak canım, benim beyaz atlı prensim şöyle olacak, böyle yapacak.... (çok affedersiniz ama babayı yapıyor) 

Her şeyi çok bilmiş ben hata yapamazdım yaa, yapmış da olamazdım zaten. O yüzden "seçimlerim, hareketlerim hep doğruydu." demeyi ne çok isterken, bugün geldiğim noktada büyük bir hata yaptığımı size ilk defa itiraf ediyorum. Ben çok yanlış bir zamanda Evlilik kararı aldım ve evlendim. Evlendiğim partnerim ile çocukluk aşkı olmamız gibi bir çok ayrıntı benim yazdığım peri masalıma çok uygundu, o yüzdende ayrıntıların hiç bir önemi yoktu. Ne önemi olabilirdi ki? Ahh o ayrıntılar, şimdi karın ağrıları içinde yaşadığım tüm sıkıntıların temel sebebiydiler aslında. Ama ultra zeki ben bunu ancak yeni fark edebiliyorum. Ne kadar ironik değil mi?

Şimdi ise kişisel iç savaşlarımla başbaşa tüm sorumlulukları üstlenmiş bir vaziyette bu asi çocuğu dizginlemeye çalışıyorum... Kendi hatalarımın sebebini evliliğe yüklemek çok güzel olabilirdi ama bu benim kendime yapamayacağım bir kolaylık olurdu.

Zor yollarda dolaşan asi bir kovboy misali bu blogun yollarında bir gün şafağa varmayı umut ediyorum aslında.... Yalnızlığımı bu satırlarda yok etmek için tüm çabam. Ne kadar başarılı olacağımı hep beraber göreceğiz nasıl olsa..

Hoş geldiniz puslu karanlık evlilik yollarıma...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder