Bir gece de doğdum, bir ömürde ölemedim. Her gün yeni bir başlangıç dedim eskisini bitiremedim...

18 Ocak 2013 Cuma

Niagara şelalesinde volta atmak benimkisi...


Bir kadın düşünün, bir şelale altında gürül gürül akarken, incecik bedeniyle incecik bir ipin üstünde volta atıyor. Bir ileri bir geri salınırken aklında sadece şelalenin güzelliği var. O yüzden tehlike sadece bir varsayımdan ibaret onun için. İhtimaller dizisinin en sonuncusu düşmek, o kadar emin ki kendinden neredeyse uçabilecek.

Bende bir şelalenin üstünde volta atıyorum, kimi zaman o kadın kadar özgüven sahibiyim, kimi zaman ise kokudan donmuş bir haldeyim. Son yaşadıklarım içimde derin uçurumlar açtı. Bir bakıyorsunuz manik tarafım şahlanmış en tepelerde dolaşıyorum bir bakıyorsunuz depresifin şahıyım. Sanırsınız depresyon adını benden almış. Böyle bir duygusal uçurumun ucunda yaşanınca hayat, yükseklik korkunuz anlamını yitiriyor. Sizin için hayatınızda bahsettiğiniz bir anı oluveriyor.

Böylece bu acı deneyim ile  sadece korkunun etkisiz bir faktör olduğunu öğreniyorsunuz. Ve bu durum sizi korkusuz yapmasını bekliyorsunuz. İşler her zaman beklendiği gibi olmuyor ve siz daha çok korkuyorsunuz. İşte tam bu anda şanslı iseniz  size farkındalık yaşatacak bir kişi , bir kitap, bir olay ile karşılaşıyorsunuz. Bu kişi, kitap yada televizyonda izlediğiniz olay sizi durdurur,nefes aldırır ve değişimin kapısına kadar götürür lakin o kapıdan girmek sizin işinizdir. O noktadayken seçim sizindir. isterseniz değişirsiniz,isterseniz kokunuzun kollarında kaybolursunuz. 

Ben o şanslı insanlardanım, korkunun kollarında kaybolurken bana ışık olan insanlarım, kitaplarım ve olaylarım var. 

Tam bu olay daki kendi davranışlarımı sorgular kendime soruları sorarken  "içe dönük konuşmanın gücü" isimli kitap karşıma çıktı. Bu kadar çok okuyucu kitlesine sahip olmasına rağmen benim daha önce karşılaşmamış olmam şaşırttı beni. Hele ki yazarının gerçekçi yaklaşımı beni çok etkiledi. Çünkü yazar burada karşınıza gözlemci biri olarak değil deneyimleyen bir kimlik ile çıkıyor. Ve sadece kendi deneyimlemesini değil kişisel gelişim kitaplarını metotlarını kullanan bir çok okuyucuya ulaşarak sorunun özünü arıyor. Kendisi şöyle diyor; "Bu kadar çok kişisel gelişim kitabının olmasının tek bir anlamı olabilir, bu da bu kitapların işe yaramadığı.". Evet kişiler belirli bir süre kitaplarda belirtilen metotlara uyum sağlıyorlar ve değişim  başlıyor lakin zaman ile değişim duruyor ve eski alışkanlıklar geri dönüyor. Yani tam bir dönüşüm sağlanamıyor. Bunu sebebini araştıran yazar her şeyin bizim beyin kodlamamızın değiştirilmemiş olması olduğunu saptadığı için bu kitabı bizimle paylaşıyor.

Kitap bilgilendirme kısmındayım,uygulama noktalarına geldiğimde deneyimlerimi sizinle paylaşacağım... Umudum uygulamaların başarılı olması fakat o zaman kadar yani bu akşamlık  kitabı merak edenleriniz için adı ve yazarını sizinle paylaşıyorum. 
"İçe Dönük Konuşmanın Gücü-Shad Helmsttetter"...

Uzun bir günün son deminden size sesleniyorum ve hiç korkmayın diyorum...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder